" Konu Dısı " Uncharted 3 Drake Deception Nasıl Bir Oyundur ? #CroyaleHaberleri


Daha önce hiç Uncharted oyunu oynamamıştım. Naughty Dog firmasıyla The Last of Us ile tanışmıştım. Gerçekten beni etkileyen oyunlar arasına girmişti The Last of Us. İlk Uncharted deneyimimde bundan birkaç gün önce oldu. Arkadaşım ile sinema çıkışı bizim evde kalmıştık. Killzone 3’ü bitirmeye çalışırken oyuna birden bir şey oldu ve Playstation çöktü. Daha sonra ise tam CD’yi yeniden takacakken arkadaşım Uncharted 3’ü gördü. Bana baktı ve “Bu oyunun olduğunu neden söylemedin?” dedi. Ona oyunu hiç oynamadığımı söyledim. Killzone’u çıkardı ve yerine Uncharted’ı taktı. Kolu elime tutuşturdu ve “Siteye yazacak oyun arıyorsun ya, işte al bunu yaz!” dedi ve oyunu başlattı. İlk başlarda oyuna girdiğimde Türkçe’yi gördüğümde şaşırmamıştım. Sony artık çoğu oyununa Türkçe seçeneğini ekliyordu zaten. Dublaj ise muhteşem. Seslendiren sanatçılar gerçekten iyi iş çıkarmışlar.



Önce bir oynanışa falan göz atalım diyorum. Dövüş sistemine alışmam biraz sürdü ama gerçekten iyi bir dövüş sisteminin olduğunu söylemeliyim. Silah kullanmak ise oyunda gerçekten zor. Otomatik nişan alma seçeneği olmadığından silaha alışmanız gerçekten zor oluyor. (1.Zor oyunları severim. 2.Belkide Normal’de oynadığım için yoktur.) Silah seçeneklerinin bol olduğunu söyleyebiliriz. Ama kullanımını zor bulduğumdan sürekli ortalığa dalıp yumruklarımı konuşturuyorum.
Hikaye olarak eski oyunları oynamadan bu oyunu oynayabiliriz. O yanını sevdim. Geldiğim yere göre anladığım kadarıyla biz Drake soyu denen bir soydan geliyoruz. Drake çok iyi bir denizci. Kraliyet dönemlerinde yaşamış. Hikayenin temelininde bu olduğunu söyleyebilirim. Hikayeye de kısaca değinmek gerekirse oyun eski Uncharted oyunlarından da öncesine değinerek başlıyor. Oyun boyunca bize yoldaşlık eden Sully ile tanışmamızı ve ilk işimizden bahsediyor oyun. İlk işimiz Nathan Drake’in büyük büyük babasının dünya turunda sakladığını düşündüğümüz bir hazineyle alakalı. Gerçeği söylemek gerekirse 80 Günde Devri Alem kitabından biraz alıntı yapılmış gibi geldi bana. Oyunun başlarında da bu muhabbet var ancak bu gezi 80 gün sürmüş değil. Biz bu yolculuğun olması gerektiğinden uzun olduğunu düşünüyoruz ve yavaş yavaş ipuçları bularak her şeyi çözüyoruz. Bir hazine olduğunu düşünerekten yola çıkıyoruz. Yolda ise başımıza gelmeyen kalmıyor.
Oldukça iyi bulmacalar var. Bazıları için uzun bir süre düşünmek gerekebiliyor. Bazıları ise gerçekten hayal kırıklığı. Yani 5 yaşındaki bir çocuğun oynayıp bulabileceği bulmacalar var ama az olduğunu söylemeliyim.
Tırmanma ve zıplama mekanikleri biraz abartılmış gibi. (çocukluk döneminde) Yani daha 14-15 yaşında bir çocuk iken koca binaya Assassin’s Creed oyunundan fırlamış gibi tırmanmak beni oldukça şaşırttı. Hele çatıdan çatıya atlamamız sadece yıllarca parkur çalışmış birinin yapabileceği bir şey, UFAK BİR ÇOCUĞUN DEĞİL! Birde neredeyse 5 metre yukarıdan düşünce ölüyoruz, ama 20 metre yukarıdan yere atlıyoruz ve burnumuz bile kanamıyor. “BUNUN NERESİ MANTIKLI?” Diyebilirsiniz. Bunun yanı sıra çöl bölümü de saçma geldi. Uzun süre susuz kalıyoruz yavaş yavaş yürürken düşmanlar ile karşılaşıyoruz. Sonra o kadar gün susuz kalmamıza rağmen biredn hareketleniyoruz. Her yeri havaya uçurmaya başlıyoruz. O halde bile çok zor parkurları hiç sorunsuz tırmanıyoruz oyunda. Ama sırf bunun asla için oynamamazlık etmeyin! Gerçekten çok iyi bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Şimdilik herkese iyi oyunlar.



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.